BÖLÜM 1
GİG EKONOMİSİ 101

Platformlaşan Sömürü
Gig Ekonomisi:

Bir kontrol, güvencesizlik ve borçlandırma
modelinin politik ekonomi eleştirisi

BÖLÜM 1
GİG EKONOMİSİ 101

Platformlaşan Sömürü
Gig Ekonomisi:

Bir Kontrol, Güvencesizlik ve Borçlandırma
Modelinin Politik Ekonomi Eleştirisi

GRAFİK: Ali DİLSİZ
Bu çalışma, gig ekonomisinin var oluş sebeplerini özetleyerek çeşitli platformların çalışma modellerini değerlendirecek ve platform şirketlerinin emek süreçlerini kontrol etmek için kullandığı teknikleri inceleyecektir. Ayrıca, gig ekonomisini bir borçluluk ve borçlandırma modeli olarak ele alıp, borçluluğun emek ve emek süreçlerini kontrol etmek üzerindeki rolü tartışılacaktır.

Eski şarabı yeni şişede sunmak deyimini gig ekonomisi için kullanmak abesle iştigal olmayacak. Keza kökleri bir hayli eskiye dayanan ve esasen müzikal-konser gibi etkinliklerde, sanatçı ile yapılan kısa süreli anlaşmalara dayalı işlere gig denmekte. Günümüzde bahsettiğimiz gig ekonomisi ise bu tarz, kısa süreli kontratlara dayalı ve parça başı yapılan işlerin dijital platformlar üzerinden birçok meslek alanına sirayet etmiş bir modelini temsil ediyor. Dijital platformlar aracı rolünü üstlenerek, üreticiler ya da hizmet sağlayıcılar ile müşterileri belirli kural ve algoritmalara göre eşleştirir. 

Ülkemizde de bir ara faaliyet gösteren Uber, bu modelin dünyada bayraktarlığını yapan bir platform şirketidir. Uber, bilindiği üzere araçların mülkiyetini ve doğal olarak yasal sorumluluklarını üstlenmez, bununla beraber platformda faaliyet gösteren sürücüler ve kuryeler de birer çalışan değil, şirketin deyimiyle iş ortaklarıdır. Platform ise sadece yazılıma, algoritmalara ve sürücüyle-müşterilerin verisinin mülkiyetine sahiptir. Platform, istediği her an çalışmak isteyen sürücü ya da kurye ile müşterisini eşleştirir. Uber’in sürekli üzerinde oynadığı değişkenlere göre bir fiyat belirler ve bu fiyat üzerinden hem sürücüden hem de müşteriden hizmet bedeli keserek gelir elde eder. Buraya kadar anlatılan model gayet olumlu ve insanların istediklerinde çalışması, kendilerinin patron olduğu esnek çalışma modeli kulağa hoş gelmektedir. Kulağa ne kadar hoş gelse de gig ekonomisi ve gig platform şirketleri kuruldukları andan itibaren şiddetli tartışmaları ve çalışanların direnişlerini de beraberinde getirdi. 

Bu yazı, tam da bu tartışmalar ve çalışanların direnişlerinden yola çıkarak, gig ekonomisini güvencesizliği tekrardan yaratan, yasal ve ekonomik tüm sorumluluğu çalışanların üzerine atan, dijitalleşmiş kontrol ve yönetim araçları ile emek süreçlerinin her saniyesini kontrol eden bir model olarak ele almaktadır. Yazının bundan sonraki bölümlerinde gig ekonomisinin var oluş sebeplerini kısaca özetledikten sonra çeşitli platformların çalışma modelleri hakkında genel bir çerçeve çizeceğim. Daha sonra ise platform şirketlerinin emek süreçlerini kontrol edebilmek için kullandığı tekniklerden bahsedip, gig ekonomisinin bir çalışan için ne anlama geldiğini ücret, çalışma saatleri ve borçluluk üzerinden tartışacağım.

"Kemer sıkma politikalarına bağlı olarak artan gelir eşitsizliği, reel ücretlerdeki bozulma ve buna bağlı olarak hanehalkı borçlarının hızla yükselmesi ve bu borçların da derinleşen finansal piyasalar içinde sermaye birikim aracına dönüşmesi, hem ücretli çalışanları hem de finansal piyasaları zaman içinde kırılgan hale getirdi. "

Platform kapitalizmi ve gig ekonomisinin tarihsel gelişimi

Gig ekonomisi, 80’li yıllarda sermaye hareketlerinin serbestleşmesi ve 90’lı yıllarda internet teknolojisinin ilerlemesiyle başlayan dönemin, emek gücünü içine alan ve dönüştüren son halkasıdır. 90’lı yıllarda sermaye yatırımlarının internet şirketlerine yoğunlaşması ve bu yoğunlaşmayla oluşan dot.com (internet) balonu, birçok yeni internet şirketinin kurulmasına neden oldu. Dot.com balonu 2000 yılında patladığında ise geriye 5 trilyondan fazla zarar bıraktı ve az sayıda firmanın (Amazon, eBay ve Cisco bunlardan en önemlilerinden) ayakta kalabilmesi nedeniyle, kriz sonrası piyasa tekelleşti. Kriz sonrası dönemde sermayenin de bu alana yatırımları artarak devam etti. İnternet teknolojisindeki devrim, e-ticaret piyasasındaki varlık balonları ve elde edilen yüksek kârlar, platform kapitalizminin ve gig ekonomisinin gelişiminde bir ayağı oluştururken, diğer ayağı da 70’lerin sonu ve 80’li yılların başında başlayan neoliberal-kemer sıkma politikalarının iş piyasalarında neden olduğu dönüşüm oluşturmakta.

Sendikalaşma oranlarının hızla azalması, özellikle ABD’de istihdamın hızlıca daha güvenceli işlere sahip sanayi sektöründen, güvencesizliğin daha yoğun olduğu hizmet ve finans sektörlerine kayması, dolayısıyla zaman içinde ücretli çalışanların reel gelirlerindeki gerileme gibi faktörler gig ekonomisinin ortaya çıkmasında önemli rollere sahiptir (Srnicek, 2017). Kemer sıkma politikalarına bağlı olarak artan gelir eşitsizliği, reel ücretlerdeki bozulma ve buna bağlı olarak hanehalkı borçlarının hızla yükselmesi ve bu borçların da derinleşen finansal piyasalar içinde sermaye birikim aracına dönüşmesi, hem ücretli çalışanları hem de finansal piyasaları zaman içinde kırılgan hale getirdi. 70’lerin sonuna kadar devam eden Keynesyen-refah devletinin ücretli çalışanlar için yarattığı, kapitalizmin tarihi içinde bir sapma olarak nitelendirebileceğimiz refah döneminde hanehalklarının çalışarak elde ettiği birikimler, 90’lı ve 2000’li yıllarda ücretli çalışanlar için birer hayal olmuştu. Ücretler, birikim yapmaktan ziyade temel ihtiyaçları bile karşılamada yetersiz kalmaya başlamış, tek bir işte çalışmak hayatı idame etmek için yeterli olmamaya başlamıştı.

2008 finansal ve ekonomik krizi de tam da böylesi nedenlerle ortaya çıkmış ve sonuçları itibariyle halihazırda var olan eşitsizlikleri derinleştirmişti. Kriz sonrası iş gücü piyasalarındaki yavaş ve zayıf toparlanma, ücretli emekçiler için ek işlerde çalışmayı daha da elzem hale getirmişti. Gig ekonomisinin ortaya çıkışı ve hızlıca yükselişi de bu dönemde olmuştur. 2005’te kurulan Amazon Mechanical Turk’ten sonra, Taskrabbit, Fiverr, Handy, Doordash ve Uber gibi şirketler 2008 krizi sonrası güvencesizleşen emeği hızlıca içine çekmiş, aynı zamanda, finans sermayesinin agresif olarak yatırım yaptığı firmalar olmuşlardır. 90’lı yıllara benzer olarak, gig şirketleri kurulduğundan bu yana trilyon Dolarları bulan girişimci sermaye yatırımlarını arkasına almıştır.

Bu yatırımlarla beraber, gig platformu şirketleri agresif bir büyüme yarışına girmişlerdir. Şirketlerin agresif politikalarına örneği yine Uber üzerinden verebiliriz. Kurulduğunda sürücü çekmek için son derece cazip kazanç ve taksilere göre daha esnek koşullar sunan Uber, New York başta olmak üzere klasik taksi ve plaka sahiplerini neredeyse piyasadan silme aşamasına gelmişti. Trilyon dolarları geçen yatırımların yapıldığı ve aslında şirketlerin bilançolarına bakınca neredeyse tamamının zarar gösterdiği, buna rağmen yatırımcıların iştahının kesilmediği bu ekonominin dinamizmini ve emek-sermaye ilişkilerini anlamak, hem emeğin gelecek mücadele hatlarının çizilmesinde hem de dijital mülkiyet çatışması üzerinde önemli bilgiler verecektir.

Gig platformlarının ekonomik gücünü platforma dahil olan üreticilerin sayısı ve yazılımsal güçleri belirler. Bir platformda ne kadar üretici ya da gig işçisi varsa tüketiciler için hizmet o kadar hızlı ve ucuz verilir. Dolayısıyla, şirketlerin birinci amacı üretim ve gig işçilerini kendi platformlarına çekmektir. Platformdaki üretici ve kullanıcı sayısı arttıkça, platformun arzı ve talebi eşleştirme gücü daha da yükselecektir. Bununla beraber, platformlar için hem üreticilerden hem de tüketicilerden elde edilen veriler ve bu verilerin işlenmesi son derece elzemdir. Keza platformun yazılımsal gücü, elde ettikleri veriler ve bu elde edilen verilerle algoritmaların arz ve talep arasındaki eşleştirmeleri, şirketin kârını maksimize edecek kapasitesine bağlıdır. Üreticiler ve tüketicilerden gelen veriler, ayrıca platformların üreticileri ve iş süreçlerini denetlemede önemli bir rol oynamaktadır. Bu ilişkiyi algoritmik yönetimi anlattığım kısımda açacağım.

"Platformda çalışanları, serbest meslek statüleri nedeniyle herhangi bir iş kanununa tabi değildirler. Dolayısıyla birçok işçi ve çalışan hakkından da mahrumdurlar."

KOMPLEKS BÜLTENİNİ TAKİBE ALIN!

Mail aboneliği için üye olun

Gig ekonomisinin yapısı ve işleyişi

Gig ekonomisinin çalışma şekillerini çeşitli şekillerde incelemek mümkün. İş konularından, platformlarda çalışanların ne kadar otonomi sahibi olup olmadığına, ya da yapılan işlerin mekânsal niteliklerine göre ayırımlar yapılabilir. Bu yazıda, Woodcock ve Graham’ın (2020) gig ekonomisinde, yapılan işleri mekânsal kısıtlılığına göre yaptığı kategorizasyonu kullanıp, buradan hareketle platformları emeği kontrol etme mekanizmalarına göre değerlendireceğim. İlk olarak Woodcock ve Graham’ın (2020) mekânsal olarak kısıtlanmış işlerin icra edildiği platformlardan bahsedersek, bu platformdaki işler, çalışanların sadece kendi oldukları mekanda (genelde şehirde) gerçekleştirebildikleri işlerdir. Taksi, taşımacılık, bakım emeği, diğer gündelik işler ve hatta köpek gezdirme platformlarına kadar platformlar, mekânsal olarak kısıtlanmış işlere örnek oluşturur. Uber, Doordash, Getir, TaskRabbit, Care.com ve Airtasker gibi şirketler bu büyük ekonomide verebileceğimiz örneklerden. Gig ekonomisinde çalışanlar, platformlara bağımsız çalışan kontratıyla dahil olurlar. Ülkemizde bu modelin ismi, esnaf kurye modeli olarak da geçmekte. 

Ücretlendirme politikaları, platformdan platforma değişmekle beraber, taksi, taşımacılık ve kuryelik yapılan platformlarda, hizmetin ücretlendirilmesi, algoritmalar tarafından mesafe, siparişin ücreti, yoğunluk ve hava şartları dahi birçok faktörün hesaba katılmasıyla yapılır. Bunun yanı sıra çalışanın kıdemi (sistemde haftada ne kadar çalışması ve teslim sayısı) ile kullanıcıların verdiği ortalama puanlar bir gig çalışanının alacağı parça başı ücrette etkili olur. Bakım emeği ve diğer gündelik işlerin yapıldığı Care.com, Airtasker ve Handy gibi platformlar, yaşlı ve çocuk bakımından, gündelik temizliğe, tamirat ve onarımdan, ev taşımada yardımcı olmaya kadar birçok emek alanını kapsar. Ülkemizde bu platformun en önemli örneği Armut.com’dur. Ücretlendirme nispeten teslimat ve taksi platformlarına benzese de, bu platformlarda daha çok sabit fiyatlar mevcuttur. 

Mekânsal kısıttan çıkıldığında ise karşımıza online freelance (serbest meslek) işler çıkıyor. Mekan kısıtı olmadan, dünyanın herhangi bir yerindeki işin alınıp, yapıldığı platformlardır. Fiverr, Upwork, Freelancer ve Amazon Mechanical Turk gibi platformlar, online freelancing platformlarına örnek verilebilir. Bu platformlardaki meslek alanları bir hayli geniş. Firmalar bu platformlar sayesinde, grafik tasarımcısından mühendise, proje yöneticisinden çevirmen ve yazara birçok meslek grubuna ulaşabilmekteler. Serbest çalışanlar, platform üzerinden firmalardan ya da kişisel müşterilerden parça başı ya da proje işleri almaya çalışırlar. Mekânsal olarak kısıtlı modelden farklı olarak, ücretlendirme konusunda otonomiye sahiplerdir. Yaptıkları işlere kendileri fiyat koyabilirler. Fakat, platformlardaki üretici sayısının yüksek olması çalışanlar arasındaki rekabeti arttırarak fiyatları olabildiğince aşağı noktada eşitler. Çalışanlar emek süreçlerinde görece otonomiye sahip olsa da, rekabet, müşteri talepleri ve algoritmik yönetim tarafından denetim ve kontrol altındadırlar. Platformda çalışanları, serbest meslek statüleri nedeniyle herhangi bir iş kanununa tabi değildirler. Dolayısıyla birçok işçi ve çalışan hakkından da mahrumdurlar.

"Gig ekonomisinin çeşitlerinde birden fazla emeği kontrol mekanizması bulunmaktadır. Farklı algoritmik yönetim, fiyatlandırma, özerklik ve üretici/işçilerle yapılan sözleşmelere sahip olan çeşitli gig platformlarına bağlı olarak şirketler, kendi kontrol mekanizmalarını geliştirmekteler."

Emeğin ve emek süreçlerinin kontrolü

Gig ekonomisinin en popüler sloganları arasında ‘kendi işinin patronu ol’, ‘istediğin zaman ve istediğin gibi çalış’ benzeri sloganlar bulunmakta. Hatta bir hayli ileri gidip, gig ekonomisini, insanların belli bir mesai saatleri arasına sıkıştığı, yöneticiler tarafından sürekli denetlendiği klasik kapitalist işlerden sıyrıldığı, post-kapitalist döneme ait işler olarak dahi tanımlayanlar olmuştur. Fakat, gig ekonomisinin pratikteki yansımaları, post-kapitalist dönemden ziyade kapitalizmde çalışan haklarının neredeyse olmadığı dönemleri yansıtır. Emek ve emek süreçleri, şirketler tarafından sürekli kontrol altına alınmaya çalışılır. Özellikle taksi ve teslimat platformlarında, sürücü ve kuryeler anlık olarak algoritmik yönetim tarafından denetlenmektedir. 

Gig ekonomisinin çeşitlerinde birden fazla emeği kontrol mekanizması bulunmaktadır. Farklı algoritmik yönetim, fiyatlandırma, özerklik ve üretici/işçilerle yapılan sözleşmelere sahip olan çeşitli gig platformlarına bağlı olarak şirketler, kendi kontrol mekanizmalarını geliştirmekteler. Taksi ve teslimat platformları, algoritmik yönetim ve emeği kontrol etmenin en net olduğu platformlardır. Taksi ve teslimat platformları üzerine yapılan çalışmalar, algoritmaların ve veri odaklı yönetim sistemlerinin, işçi davranışını programladığını ve performansı düzenlediğini göstermekte (Gandini, 2018; Griesbach vd., 2019; Kellogg vd., 2018; Mäntymäki vd., 2019; Mathew, 2020; Rosenblat & Stark, 2016; Shapiro, 2018; Tassinari & Maccarrone, 2020).

Teslimat ve taksi platformları, iş görevlerini, fiyatlandırma ve genel iş akışlarını belirler ve kontrol ederler. Bu merkezî ve dijital kontrol, platform şirketlerinin emek süreçlerini kendi çıkarlarına göre belirlemelerine ve şekillendirmelerine imkan tanır. Dolayısıyla, algoritmik yönetim, işçilerin davranışlarını ve karar verme süreçlerini sıkı bir şekilde düzenleyerek işçilerin emek süreçlerindeki özerkliğini kısıtlar (Rosenblat & Stark, 2016; Shapiro, 2018). İşçiler genellikle müşteri puanları ve iş tamamlama oranları gibi katı performans metriklerine tabidir ve platformda çalışmak için bu metriklerdeki kıstasları karşılamaları gerekir. Belirlenen kuralların ihlal edilmesi durumu, cezalara veya hatta işten çıkarılmaya neden olabilir. Algoritmalar, aynı zamanda, işin yoğun bir tempoda yapılmasını amaçlar (Gandini, 2018; Mäntymäki vd., 2019; Mathew, 2020; Tassinari & Maccarrone, 2020) ve sürekli olarak verimliliği optimize ederek, işçileri belirli zaman dilimleri içinde ve sürelerde çalışmaya yönlendirir. 

Algoritmik yönetim, işçilerin davranışları, tercihleri ve performansları hakkında kapsamlı veri toplama ve verilerin yapay zekayla analiziyle gerçekleşir. Toplanan veri, platformlar için algoritmaları ve emek süreçlerini daha etkin kılmaya ve fiyatlandırmanın daha etkin bir şekilde yapılmasına yardımcı olur. Dolayısıyla veriler, Gig ekonomisindeki emek süreçleri için bir girdi, hammadde görevi üstlenir. Toplanan veriler, platformlara emek süreçleri hakkında değerli içgörüler sağlayarak, şirketlerin çalışanlar üzerindeki kontrol kabiliyetini arttırır (Rosenblat & Stark, 2016; Mathew, 2020). Platformlardaki verimlilik veya verim artışı, algoritmaların hesaplama gücü ve büyük verinin sürekli güncellenip genişlemesiyle gerçekleşir (Kellogg vd., 2018). Gig çalışanları bir yandan platformlar için artı değer üretip, kâr elde ettirirken, diğer yandan şirketlerin piyasa gücünü ve kendileri üzerindeki kontrolü arttırmada kullanılan verileri üretirler.

Freelance, bakım ve gündelik işlerin yapıldığı platformlarda algoritmik yönetim daha esnek bir yapıya sahiptir. Bu tür Gig platformlarında şirketler, genellikle resmi iş gücü piyasalarından dışlanan marjinalleştirilmiş ve göçmen işçilerin belirsiz koşullarını sömürürler ve kontrol uygularlar. Özellikle, göçmen işçiler, bakım emeği Gig platformlarından diğer gündelik işlerin yapıldığı platformlara kadarki alanlarda yoğun olarak görülür. Göçmen işçiler, kırılgan finansal ve yasal yapıları nedeniyle, aşırı iş yükü altında çalışmakta ve düşük ücretlerle karşı karşıya kalmaktadır. İş piyasalarının, marjinalleştirilmiş grupları dışlayıcı yapısı ve iş hukuku tarafından kontrol edilmeyen iş sözleşmeleri sayesinde platformlara mecbur bırakılan güvencesiz işçiler, ucuz işgücünü oluştururlar. Bu işçiler için, daha uzun saatler çalışmak ve platformların kriterlerine harfi harfine uymak elzemdir (Van Doorn, 2017; Van Doorn vd., 2020; Yin, 2022).

Platformlarda çalışma süreleri her ne kadar çalışanlara bağlı olsa da yapılan işin maliyetlerinin tamamının işçinin sorumluluğunda olması ve platformda ancak belli bir çalışma süresi sonunda ücreti yüksek işlerin gelmesi sebebiyle, çalışma saatleri genellikle ortalama 10 ila 12 saat arasına çıkmakla beraber, haftalık çalışma da 6 günü bulmaktadır. Çalışanlar belli bir puanın altına düşme, belli sayıda işi reddetme ve müşteri şikayeti gibi sebeplerle, çalışana bir söz hakkı verilmeden platformdan çıkarılabilmektedir. İşçilerin mali ve sosyal zorlukları, yetersiz veya sıfır düzeyde iş düzenlemeleriyle birleştiğinde, Gig platform şirketleri için algoritmik düzenlemeleri belirlemek ve işçileri ve iş süreçlerini kontrol etmek için çok güçlü bir araçtır. Gig iş kontratları da işçileri borçlandırma üzerine kurulur. Bu borçluluk Gig ekonomisinin ve emeğin kontrolünün en önemli parçalarından birini oluşturur.

"Platform şirketlerinin finansman stratejisinin iki amacı var: Birincisi, eğer kendileri kredi sunuyorsa kredilerden faiz kazanmak; ikincisi ve en önemlisi ise çalışanları platformlarına bağlamak.
KOMPLEKS BÜLTENİNİ TAKİBE ALIN!

Mail aboneliği için üye olun

Gig ekonomisi ve borç kamçısı altında çalışma

Finans kapital ve hanehalklarının artan borç yükü, günümüz ekonomilerinde, sermayenin emeği ve emek süreçlerini kontrol etmesi noktasında önemli roller oynamakta. Bu kontrol, emek gücünün finans kapitalin boyunduruğu altına girmesi olarak kavramlaştırılmıştır (Bellofiore & Halevi, 2010; Bellofiore, 2012; Bryan vd., 2015). Bu kavram, güvencesiz istihdamın ve düşük ücretlerin artan hanekalkı borçlarıyla birleşmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik ve sosyal güvensizliği tanımlamak için kullanılmakla beraber işçilerin neden giderek daha uzun saatler ve yoğun çalıştıklarını açıklamaya çalışır (Bellofiore & Halevi, 2010; Bellofiore, 2013). 

Gig ekonomisi de borç ve emek süreçleri arasındaki ilişkileri derinleştirerek devam ettirir. Derinleştirme süreci, gig platformlarının işçileri, işçi statüsünden çıkarıp hem üretim hem de yasal (sigorta, izin gibi) maliyetleri işçinin üzerine yıkmasıyla gerçekleşir. Özellikle taksi ve teslimat platformlarında araçların sigorta, yakıt, bakım ve onarım maliyetleri işçiler üzerinde ciddi bir maliyet baskısı kurmakta. Bununla beraber, bu alanda çalışan birçok Gig işçisinin, işe başlama sırasında kendi araçları yoktur. Dolayısıyla, işe başlamak için kredi ya da kiralama yoluyla bir borç sarmalı içine girerler. Bazı platform şirketleri de çeşitli finans kurumları ve bankalar aracılığıyla çalışanlara kredi kanalı açıp, çalışanları finansal tahakküm altında, platforma tabi tutmaya çalışır. 

Uber, gig ekonomisindeki borçlandırma modeline öncülük eden platform şirketlerinin başında gelir. 2013 yılında Uber, Santander Bank işbirliğiyle Amerika Birleşik Devletleri’nde düşük veya olumsuz kredi skoruna sahip kişiler için bir finansman programı başlatmıştı. Bu program kapsamında düşük veya olumsuz kredi skoruna sahip sürücüler yeni araçlar satın alabiliyorlardı. Buradaki amaç, sürücüleri belirli bir süre içinde (en azından borç kapanana kadar) platform içinde tutmaktı (Ravenelle, 2019). Program 2015 yılında sona erdiğinde, Uber, hedeflediği 100.000 sürücüden sadece 20.000’ine ulaşabilmişti. Uber, sürücülerin kırılgan finansal koşullarından yararlanarak, sürücüleri uzun vadeli ve haftalık yüklü miktarda kredi ödemesi yapmaya mecbur kılıyordu. 

2015 yılında Uber’in bu programına dahil olan Roger, verdiği bir röportajda, 52 aylık bir kredi sözleşmesiyle aldığı araca, haftalık 227 Dolar ödeme yaptığını belirtmişti (Diallo, 2015). ABD Adalet Bakanlığı, bu programın, eşik-altı (zayıf kredi geçmişi olan kişilere yönelik) mortgage kredilerinde görülen yüksek borç ödeme riskini tetikleyebileceği nedeniyle programı yakından inceledi. Binlerce sürücüyle yapılan bu ve benzeri anlaşmalar, sürücülerin borçlarını ödeyememesine ve dolayısıyla, Uber için büyük bir zarara neden oldu (Richter, nd). Bugün, Uber bu seçeneği tamamen üçüncü partnerlere dış kaynak olarak sunmakta. Bu maliyetli seçenek, çoğu platform çalışanı için hâlâ geçerli; çünkü platformda çalışmak isteyenlerin genellikle kendilerine ait ve Uber’in standartlarına uyan araçları yoktur. 

Dolayısıyla, çalışmak için borçlanma ve borçlandığı uzun sürelerde çalışmak, gig ekonomisindeki borçlanma ve emek süreçleri arasındaki ilişkiyi tarif edebilir. Günümüzde farklı platform şirketleri tarafından çeşitli finansman seçenekleri sunulmakta. Platform şirketlerinin finansman stratejisinin iki amacı var: Birincisi, eğer kendileri kredi sunuyorsa kredilerden faiz kazanmak; ikincisi ve en önemlisi ise çalışanları platformlarına bağlamak. İşçiler açısından bu borç ilişkisi, emeğin hem finans hem de platform sermayesinin tahakkümü altına girdiği anlamına gelmekte. 

Gig ekonomisindeki borç ve emek ilişkisini esnaf-kurye modelinde de görmek mümkün. Türkiye’de uygulanan esnaf-kurye modeli ise hem klasik hem de algoritmik yönetim uygulamalarını barındırır. Platformlardaki esnaf-kuryeler hem algoritmik yönetim (fiyatlandırma, GPS aracılığı ile takip ve tüketici puanlaması) hem de depolarda birebir yöneticiler tarafından denetlenmekte. Klasik ve algoritmik yönetimin yanında borç, platform şirketleri için önemli bir kontrol aracıdır. Özellikle araçlı kuryelik yapan şirketlerin standartlara uygun araçları almak için birden çok kredi çekip yüklü miktarda borcun altına girdikleri bilinmektedir (Kıdak, 2021). Araçların kredi taksitlerinin yanı sıra, yüksen enflasyon kaynaklı, araçların yakıt ve bakım masrafları da sürekli artmaktadır. Dolayısıyla, esnaf-kuryeler yani Gig işçileri, bir yerden sonra sadece borçlarını kapamak için çalışmak zorunda kalmaktalar. 

Yine yapılan araştırmalar ve çalışanlarla yapılan görüşmeler gösteriyor ki; birçok esnaf-kurye BAĞ-KUR primlerini ödeyemedikleri ve sigorta borçları katlanarak büyüdüğü için sağlık hizmetlerinden faydalanamamaktadır. Kaza ve yaralanma riskinin bir hayli yüksek olduğu bu tehlikeli iş kolunda Gig kuryeler, tamamen güvencesiz ve firmaların tüm maliyeti çalışanın üzerine yıktığı kontratlar altında çalışmaktadır. Böylesi borcun ve yüksek enflasyonun altında, bir esnaf-kuryenin haftalık olarak borçlarını ödeyip, geri kalanla kendisinin ve ailesinin yaşam giderlerini karşılaması için günlük en az 12 saat ve haftalık 6 günlük bir çalışma süresini kabul etmesi gerekmekte. Normalde iş hukukuna göre 8 saat ile kısıtlandırılan çalışma süresi ise esnaf-kuryelerin yasal statüleri sayesinde yok sayılmaktadır. Esnaf-kuryeler, şahıs şirketi sahibi olarak çalıştıklarından, herhangi bir işçi hakkından faydalanamamaktalar.

"Yıllar içinde sendikaların zayıflatılması, finans kapitalin regülasyonlardan kurtulup hızlıca büyümesi ve güvenceli işlerin sayılarının bir hayli azalması Gig ekonomisinin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. İşçi sınıfının tarihsel olarak en zayıf anlarından birini yakalayan Gig platformları, işçilerin elinde kalan cılız hakları da işçilerin statülerini manipüle ederek ellerinden almaktadır. "

Sonuç yerine

Patronsuz ve istediğin zaman çalışabileceğin bir iş hayatını vadeden gig ekonomisinin küresel çapta pratikleri bize, işçi haklarının yerle yeksan edildiği, borçlandırma ve alternatifsizlik üzerinden işçilerin platformlara ve finans kapitale bağımlı hale getirildiği bir modeli anlatmakta. Gig ekonomisinin ya da platformlaşmış gig ekonomisinin ortaya çıkışı, neoliberal dönemin yaşadığı en büyük krizin hemen sonrasını bulmaktadır. Yıllar içinde sendikaların zayıflatılması, finans kapitalin regülasyonlardan kurtulup hızlıca büyümesi ve güvenceli işlerin sayılarının bir hayli azalması gig ekonomisinin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. 

İşçi sınıfının tarihsel olarak en zayıf anlarından birini yakalayan gig platformları, işçilerin elinde kalan cılız hakları da işçilerin statülerini manipüle ederek ellerinden almaktadır. Gig ekonomisinin yasal ve ekonomik yanlarının yanı sıra bir diğer ve önemli yanı da sunduğu teknolojidir. Platform teknolojisi ise, özellikle yapay zeka, özdevimli öğrenme (machine learning), içerdiği keskin sınıfsal kodlar ve hem üreticiler hem de tüketicilerden elde ettiği veriler sayesinde, platform şirketlerinin işçiler üzerinde kurduğu tahakküm aracıdır. 

Her ne kadar Gig ekonomisi veya geniş anlamda platform kapitalizmi günden güne gücünü ve tahakküm etkisini arttırmaya çalışsa da her gün bir başka direnişle karşılaşmaktadır. Gig işçileri birçok platform üzerinden örgütlenmekte ve birbirinden haber almaktadır. Bunun yanı sıra, gig platformlarına alternatif platform kooperatifleri (https://platform.coop) ve açık kooperatifler kurulmakta (https://primer.commonstransition.org), örnekleri Katalunya’nın Barselona ve İtalya’nın Bolonya şehirlerinde yoğun olarak görülmektedir. Neredeyse bütün iş kollarını güvencesizleştirip platformlar üzerinden parça başı işçiliğe dönüştürmeyi amaçlayan gig ekonomisine karşı mücadeleyi ve alternatiflerini geliştirmek bir hayli elzemdir.

"Yıllar içinde sendikaların zayıflatılması, finans kapitalin regülasyonlardan kurtulup hızlıca büyümesi ve güvenceli işlerin sayılarının bir hayli azalması Gig ekonomisinin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. İşçi sınıfının tarihsel olarak en zayıf anlarından birini yakalayan Gig platformları, işçilerin elinde kalan cılız hakları da işçilerin statülerini manipüle ederek ellerinden almaktadır. "

KAYNAKLAR

—Bellofiore, R., & Halevi, J. (2010). Magdoff-Sweezy, Minsky and the Real Subsumption of Labour to Finance. In D. Tavasci & J. Toporowski (Eds.), Minsky, Crisis and Development (pp. 77–89). Palgrave Macmillan UK. 
https://link.springer.com/chapter/10.1057/9780230292321_5

—Bellofiore, R. (2012). From Marx to Minsky: The universal equivalent, finance to production and the deepening of the real subsumption of labour under capital in money manager capitalism. In New approaches to monetary theory (pp. 191-211). Routledge.

—Bryan, D., Rafferty, M., & Jefferis, C. (2015). Risk and Value: Finance, Labor, and Production. South Atlantic Quarterly, 114(2), 307–329. https://doi.org/10.1215/00382876-2862729

—Diallo, A. (2015, May 27). “Uber promotes subprime auto loans to increase driver pool.” Retrieved from http://america.aljazeera.com/articles/2015/5/27/uber-promotes-subprime-auto-loans-to-increase-driver-pool.html

—Gandini, A. (2019). Labour process theory and the Gig economy. Human Relations, 72(6), 1039–1056. https://doi.org/10.1177/0018726718790002

—Griesbach, K., Reich, A., Elliott-Negri, L., & Milkman, R. (2019). Algorithmic Control in Platform Food Delivery Work. Socius: Sociological Research for a Dynamic World, 5, 237802311987004. https://doi.org/10.1177/2378023119870041

—Kellogg, K. C., Valentine, M. A., & Christin, A. (2020). Algorithms at work: The new contested terrain of control. Academy of Management Annals, 14(1), 366-410.

—Kıdak, E. (2021). Kargo Taşımacılığında Kendi Hesabına Çalışma Aldatmacası: Esnaf Kurye Modeli. TÜMTİS Yayınları, İstanbul. https://www.ilo.org/ankara/areas-of-work/osh/WCMS_837229/lang–tr/index.htm

—Ravenelle, A. J. (2019). Hustle and Gig: Struggling and surviving in the sharing economy. University of California Press.

—Richter, W. (n.d.). Uber’s subprime auto loans are causing a lot of problems. Business Insider. Retrieved February 27, 2023, from https://www.businessinsider.com/uber-subprime-auto-loans-running-it-off-the-road-2017-8

—Rosenblat, A., & Stark, L. (2016). Uber’s Drivers: Information Asymmetries and Control in Dynamic Work. SSRN Electronic Journal. https://doi.org/10.2139/ssrn.2686227

—Shapiro, A. (2018). Between autonomy and control: Strategies of arbitrage in the “on-demand” economy. New Media & Society, 20(8), 2954–2971. https://doi.org/10.1177/1461444817738236

—Srnicek, N. (2017). Platform capitalism. John Wiley & Sons.

—Tassinari, A., & Maccarrone, V. (2020). Riders on the Storm: Workplace Solidarity among Gig Economy Couriers in Italy and the UK. Work, Employment and Society, 34(1), 35–54. https://doi.org/10.1177/0950017019862954

—Van Doorn, N. (2017). Platform labor: On the gendered and racialized exploitation of low-income service work in the ‘on-demand’ economy. Information, Communication & Society, 20(6), 898–914. https://doi.org/10.1080/1369118X.2017.1294194

—Van Doorn, N., Ferrari, F., & Graham, M. (2020). Migration and Migrant Labour in the Gig Economy: An Intervention. SSRN Electronic Journal. https://doi.org/10.2139/ssrn.3622589

—Woodcock, J., & Graham, M. (2020). The Gig economy: A critical introduction. Polity.

—Yin, S. (2022) Situating Platform Gig Economy in the Formal Subsumption of Reproductive Labor: Transnational Migrant Domestic Workers and the Continuum of Exploitation and Precarity.

Dot-com Balonu
Esnaf Kurye modeli nedir?

Gig ekonomisinde çalışanlar, platformlara bağımsız çalışan kontratıyla dahil olurlar. Ülkemizde bu modelin ismi, esnaf kurye modeli olarak da geçmekte.

İÇİNDEKİLER

FASİKÜL 1: GİG EKONOMİSİ
Kompleks'in ilk fasikülünde gig ekonomisini derinlemesine inceliyoruz. Tarihsel süreçten kapsadığı iş kollarına; ekonomi-politiğinden işçi portelerine, güvencesiz çalışmanın yansıdığı güncel alanlara odaklanıyoruz.
BÖLÜM 1
GİG EKONOMİSİ 101
BÖLÜM 2
BUGÜNE YANSIMALARI
BÖLÜM 3
İNSANA YANSIMALARI
BÖLÜM 4
KÜLTÜRE YANSIMALARI
BÖLÜM 5
GELECEK

KOMPLEKS BÜLTENİNİ TAKİBE ALIN!​