BÖLÜM 2
BUGÜNE YANSIMALARI

GİG EKONOMİSİ
İŞSİZLİK İÇİN BİR ÇIKIŞ YOLU
OLABİLİR Mİ?

Dünya Bankası’nın son verilerine göre, dünya genelindeki gig çalışanlarının sayısı sanılandan çok daha fazla. 154 milyon olduğu tahmin edilen rakam 435 milyona ulaşmış durumda. Özellikle işsizlere yeni bir umut kapısı olan dijital platformlar, bunca düzensizliğin içinde gelir adaleti yaratma yolunda bir yeşil ışık yakar mı? Gig ekonomisini Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, AB ve Afrika ülkelerini dolaşarak inceliyoruz.

Dünya Bankası, “Working Without Borders: The Promise and the Peril of the Online Work” adlı Eylül 2023 tarihli raporuyla, gig ekonomisinin dünya genelindeki durumunu yeni veriler ışığında güncelledi. Rapordaki tespitler, esnek çalışma hayatının her geçen gün büyük bir hızla ilerlediğini ve üzerinde konuşulan rakamların da aslında çok daha büyük olduğunu ortaya koyuyor. Rapor, dünya genelinde 154 milyon olduğu tahmin edilen çevrimiçi iş gücünün aslında 435 milyona ulaştığını ve daha önce varsayılandan çok daha büyük olduğunu bildiriyor. Raporda, ilk kez bölgesel platformlar ve İngilizce dışındaki dillerde çalışan işçiler de haritalandırıldı.

Yeni verilere göre gig platformlarına gelen trafiğin neredeyse üçte birini (yüzde 30) ABD’deki ziyaretçiler sağlıyor, onu Rusya Federasyonu (yüzde 14) ve Hindistan (yüzde 6) takip ediyor. 

Dünyanın en büyük gig ekonomisi ABD’deki genel durumu ve verileri “Gig ekonomisi dezavantajlarına rağmen neden tüm dünyada büyümeye devam ediyor?” başlıklı yazımızda incelemiştik. Şimdi anahatlarıyla dünyanın geri kalanına bakıyoruz: 

ÇİN

Dünyanın en büyük ekonomilerinden Çin’de gig ekonomisinin başlangıcı piyasa reformlarının yapıldığı 1980’lere uzanıyor. O dönemden önce ülkenin iş gücü çok büyük ölçüde kamu kurum ve kuruluşlarında toplanıyordu. Tabii ki kendi işinin sahibi olan zanaatkarlar da vardı ancak bu kesim, ülkedeki toplam iş gücünün yüzde 1’i bile etmiyordu (China Statistical Yearbook 2000).

Reformların hayata geçmeye başlamasıyla hükümet, işçileri ve özellikle gençleri büyük şehirlerde, sosyalist ekonominin dışında kalan işleri yapmaya teşvik etti. Bu tür girişimcilere vergi kolaylığı sağlandı. Aslında bu tür işlerin çoğu ekonomik başarı elde etti, ancak yine de toplumun gözünde ideal bir alternatif olarak görülmüyordu. Bizde, damat adaylarına –eski kullanımıyla– sürekli “SSK’n, Emekli Sandığı’n var mı yavrum?!” diye soran anne babaları hatırlatırcasına, Çin’de de devlet işinde çalışmak ayrıcalıklı bir yere konuyordu. Kendi işine sahip biri, devlet kurumunda çalışan birinden daha çok kazansa bile evlilik söz konusu olduğunda cazip bir aday olarak görülmüyordu.

Bu tür negatif algılara rağmen, devletin özel girişimlere verdiği destekle Çin’de gig ekonomisi 1980’lerin sonuna gelindiğinde epey büyüme göstermişti. Pek çok devlet yetkilisi ve sosyal elit kendi işlerini kurdu ve siyasi bağlantılarından fayda elde etti.

Taşrada da durum farklı değildi. Sosyalist rejimin komünleri ve kolektifleri dağıtıldı. Bunun sonucunda ortaya milyonlarca küçük aile işletmesi çıktı. Bu kesimin bir başka büyük bölümü ise şehirlere göç ederek, yeni yeni büyüyen serbest çalışma hayatının parçası olmaya başladı.

Ülkede gig ekonomisinin bugünkü bildiğimiz şekliyle ortaya çıkışı ise 2000’lerin başlarına uzanıyor. Kırsal kesimde işten çıkarılanlar ve mevsimlik göçmen çalışanlar büyük bir kitle yarattı. Bu kitle, sermaye birikiminin yavaşladığı 2010’larda platform ekonomisinin büyümesine katkı sağladı.

Çin’de platform ekonomisi ağırlıklı olarak taşıma hizmetleri (Didi Chuxing), yemek dağıtımı (Meituan) ve e-ticaret (Alibaba’nın Taobao platformu) gibi alanlarda gelişti. 2020’de Meituan 10 milyon dağıtım işçisi kayıtlıyken, Didi Chuxing’de 7.6 milyon çalışan vardı (The Routledge Handbook of the Gig Economy, Yayınevi: Routledge).

Dünyanın en önemli fason üretim merkezlerinden biri olan Çin’de hükümet gig ekonomisine düzenleme sağlayacak bazı hamlelerde bulunsa da, temel sorunların giderilmesi yönünde ciddi bir adım atıldığı söylenemez. Uzun saatler çalışma karşılığında işçilerin yok denecek kadar az para kazanmaları bu sorunların başında geliyor. İşçiler gerçekleri gün yüzüne çıkardıkları videolar ve protesto eylemleriyle zaman zaman seslerini duyurmaya çalışıyor. Nüfusu 1.5 milyara yaklaşan Çin’de bugün 200 milyondan fazla kişi gig ekonomisinin parçası. Ülkedeki toplam çalışan sayısı ise 2022 verilerine göre 733 milyon. 10 yıl önce 762 milyon olan bu sayının özellikle 2015’ten itibaren düzenli olarak düştüğü gözleniyor (Statista). Bu düşüşte pandemi döneminin ve zayıflayan ekonominin de etkisi olduğu yorumu yapılıyor.

RUSYA

Eski bir komünist rejimi olarak Rusya’nın çalışma hayatı da Çin’inkine benzer motiflerle bezeli. Sovyet ekonomisinde vatandaşlar onlarca yıl, devlete ait işletmelerde çalıştı. Uzun süre serbest iş yapmak ve kendi işini kurmak yasadışıydı. 1980’lerin sonlarında Glasnost (Açıklık) döneminde serbest meslek yapmak ve girişimcilik yasal hale geldi. Bu sayede nüfusun büyük bir bölümü küçük işletmeler kurdu ve serbest çalışmaya yöneldi. Yine de Rusya Federasyonu’nda genel girişimcilik ruhu epey zayıf kaldı (Chepurenko 2015).

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2014 yılında, Rusya Federasyonu’nun, çoğu gelişmiş ve gelişmekte olan piyasa ekonomisinden daha düşük serbest meslek oranına sahip olduğu yorumunu yapıyordu. O dönemin verilerine göre Rusya’da kendi işini yapanlar, işgücünün yüzde 5 ila 6’sını oluşturuyordu.

Bu rakamlar diğer ekonomilere göre düşük seyretse de, ülkede özellikle son 20 yılda dijital platformlar aracılığıyla serbest çalışma şekli yeni bir olgu olarak ortaya çıktı ve yavaş yavaş Rusya Federasyonu işgücü piyasasının ayırt edici bir özelliği haline geldi. Bugün Rusya’da dijital platformlar, ağırlıklı olarak serbest çalışanları işverenlerle eşleştirmek için kullanılıyor. Yandex.Taxi (taşıma hizmeti), Delivery Club (yemek dağıtımı) gibi platformlar, gig ekonomisinin önemli oyuncuları.

Pazar, Ukrayna savaşıyla birlikte önemli bir darbe aldı. Özellikle ABD merkezli teknoloji şirketlerinin Rusya’yı boykot ederek ülkeden çekilmesiyle, on binlerce gig çalışanı ortada kaldı (Washington Post, 8 Mart 2022). Bu durum gig dünyasında bugüne kadar pek tartışılmayan bir konuyu da gündeme taşıdı. Bir kesim, siyasi gündemin konuyla ilgisi olmayan serbest çalışanların işine mâl olduğunu ve bunun da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Batı’nın Rus insanını umursamadığı” yönündeki söylemini kuvvetlendirdiğini savunurken, Ukrayna Dijital Dönüşüm Bakanı Mykhailo Fedorov, Telegram hesabından, “Bu çalışanlar, diktatörleri ülkemizin insanlarını öldürürken sessiz kaldıkları için işsiz kaldılar” açıklamasını yaparak, Rusya’dan çekilen Upwork ekibini kutluyor ve diğer gig platformlarını da aynı tepkiyi göstermeye davet ediyordu.

Böylece dünya, uluslararası krizlerin gig ekonomisini nasıl etkileyebileceğini de tecrübe etmiş oldu. Platform ekonomisi Rusya’da kaygan bir zeminde ilerlese de 2021 rakamlarına göre ülkede 18 milyonu aşkın serbest çalışan var. Toplam çalışan sayısı 2022 rakamlarına göre 72 milyona yakın. Rusya’nın toplam nüfusu ise 1 Ocak 2023 itibariyle 146.5 milyon. 2020’de gig ekonomisinin 41 milyar Dolar büyüklüğe eriştiği not edildi. Bu hacmin ilerleyen yıllarda da düzenli olarak büyümesi öngörülüyor (Statista).

AVRUPA BİRLİĞİ

Birlik üyesi ülkelerde de dijital platform işleri hızla büyüyor. Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2021 rakamlarına göre AB genelinde 30 milyona yakın kişi esnek çalışma hayatının içinde. 2025’te bu sayının 43 milyonu bulması bekleniyor. Bu çalışanların büyük bölümü kendi işlerinin sahibi. 2016 ila 2020 arasında platform ekonomisinin hacmi de 3 milyar Euro’dan 14 milyar Euro’ya çıkarak, beş kata yakın artış gösterdi.

AB üyesi her ülkede aktif dijital iş platformları mevcut; sayıları Birlik genelinde 500’ü buluyor. En yüksek gelir hacmi taksi ve teslimat hizmetlerine ait.

Hemen her esnek çalışma ortamında olduğu gibi Avrupa’da da, sektörün dağınık olması düzenleme yapılmasını zorlaştırıyor. AB, bu düzenlemeler üzerinde çalışırken işverenin ve çalışanların haklarının dengeli bir şekilde ortaya konması üzerine odaklanıyor. Önerilen direktif Aralık 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından sunuldu ve Konsey, teklife ilişkin tutumunu 12 Haziran 2023’te kabul etti.

Teklif, platform çalışanları için iki önemli iyileştirme sunuyor:

– Birincisi, dijital platformlarda çalışan kişilerin doğru istihdam durumunun belirlenmesi sağlanıyor. Çünkü kendi işi olmayanlar da esnek çalışma sistemi içinde “patron” gibi görünebiliyor.

– İkinci önemli adım ise, işyerinde yapay zekanın (AI) kullanımına ilişkin ilk kez AB kurallarının oluşturulması.

Direktif aynı zamanda şeffaflığa da odaklanıyor. Platformların, çalışmalarını ulusal makamlara bildirmeye yönelik mevcut yükümlülükleri açıklığa kavuşturuyor. Bunun yanı sıra platformlardan faaliyetleri ve onlar aracılığıyla çalışan kişiler hakkındaki önemli bilgileri ulusal makamlara sunmalarını istiyor (Kaynak: AB Komisyonu).

Hindistan

Hindistan’da gig ekonomisi son yıllarda hızla büyüyor. Boston Consulting Group’un 2022 tarihli raporu, nüfusu 1.5 milyar civarında olan Hindistan’daki esnek iş gücünün 2030 yılına kadar 90 milyona ulaşacağı tahminini yapıyor. Taksi şoförleri, kuryeler, ustalar… Hepsi platform destekli esnek ekonominin parçaları. Ancak dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Hindistan’da serbest çalışma hayatı, her yerde olduğu gibi avantajlarının yanı sıra sorunlarıyla beraber gelişiyor. Güvencesiz serbest çalışanların düşük ücretlerle ve sağlık riskleriyle uzun saatler çalışması mahkemelere taşınıyor.

Dünyanın Çin’le birlikte en kalabalık ülkesi olan Hindistan’da ekmek aslanın ağzında. Hükümetin 2021 ila 2022 arasındaki Periyodik İşgücü Anketi verilerine göre işsizlik oranı yüzde 8.8’de sabit kalıyor ve 2017’den bu yana pek fazla değişmedi. İşsizlerin büyük bölümünün aranan teknik nitelikleri karşılayamaması bu sorunun önemli bir parçası. Hayatı sürdürmek için geriye serbest işler kalıyor. 2020 yılı itibarıyla 8 milyona yakın kişi bu tür işlere başvurdu ve bu rakamın 2030 yılına kadar 23.5 milyona çıkacağı tahmin ediliyor (East Asia Forum).

Hindistan’da gig ekonomisi büyürken ve bu alana işçi talebi artarken, daha adil çalışma şartlarının sağlanması için yapılan girişimler de dikkat çekiyor. Örneğin, Racastan Eyaleti, 2023 tarihli Platform Tabanlı İş Çalışanları Yasası’nı yürürlüğe koyarak, düzenlemeler yolunda önemli bir adım attı. Yasanın eksikleri ve işçi açısından dezavantaja dönüşebilecek yönleri tartışma konusu… Bu belki küçük bir adım ancak dijital işverenlere yönelik düzenlemeleri gündeme getirdiği için değerli olduğu kesin.

BREZİLYA

Dans ve futbolun merkezinde, 217 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık beşinci ülkesindeyiz. Brezilya aynı zamanda Latin Amerika nüfusunun da tek başına üçte birine sahip. Eski bir Portekiz kolonisi olan Brezilya’nın vatandaşları farklı kökenlerden geliyor: Yerli Amerikalılar, Afrikalı köleler ve Avrupalı ​​yerleşimcilerin torunları… Güney Amerika’nın en etkili ülkesi, Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi. Gelişmekte olan karma ekonomiye sahip ülkede işsizlik oranı yüzde 9’larda seyrediyor. “Brezilya ekonomisi” denince akla ilk gelen, gelir eşitsizliği olabilir. Zenginle, fakir arasındaki uçurum uzun yıllardır ülkenin kanayan yaralarından… Favelaları hatırlayalım.

Bu tablo içinde iş bulmak ve onun devamlılığını sağlamak elbette çok önemli. Statista verilerine göre 2023’ün ikinci çeyreğinde Brezilya’daki çalışan sayısı 98.9 milyon olarak tespit edildi. Toplam iş gücü ise 108.4 milyon olarak hesap ediliyor. Aradaki fark, işsizleri oluşturuyor.

Brezilya’da yaklaşık 20 yıl önce yeni kurulan şirketler milyonlarca kişiye ek gelir vaat etti. Bu akım, özellikle perakende, ulaşım ve konaklama gibi sektörleri dijital çağla buluşturarak bir dinamizm yarattı. Ancak serbest çalışma hayatının büyümesi, zaten gelir adaletsizliğinin yüksek olduğu Brezilya’da yeni bir kayıtdışılık ve eşitsizlik halini beraberinde getirdi.

Uygulamalı Ekonomik Araştırma Enstitüsü’ne (Ipea) göre, Brezilya’nın ulaşım sektöründe 2022 Eylül ayının sonunda 1.7 milyondan fazla kurye, taksi şoförü, uygulama sürücüsü ve diğer serbest meslek sahibi işçi vardı. Ülkede esnek ekonominin parçası olan çalışanların sayısı özellikle pandemiden bu yana artsa da, bu işçilerin sadece yüzde 23’ü sosyal güvenlik sisteminin içinde. 2016’da bu oran yüzde 40’tı.

Bu düzensizliğin yanında, serbest çalışma ortamı sağlayan işverenlerin gelirleri gayet iyi. Ülkenin önde gelen teslimat uygulaması iFood, kontrolörü Prosus tarafından açıklanan verilere göre son mali yılda 991 milyon ABD Doları gelir elde etti. Brezilya’da rakiplerinden daha yüksek pazar nüfuzuna sahip olan Uber ise en son mali etki raporunda, ülkeye geldiği 2014 ila Aralık 2021 arasında ortak sürücülere 76 milyar BRL’nin (14 milyar ABD Doları) üzerinde para aktardığını bildirdi.

Esnek çalışma şartlarındaki adaletsizlik 2022’deki devlet başkanlığı seçim kampanyasının da gündemindeydi. O sırada aday olan bugünün devlet başkanı, sol politikacı ve eski sendikacı Luiz Inácio Lula da Silva, kazanması halinde yeni iş modellerinin daha adil bir sisteme geçmesini sağlayacağına söz verdi. Yönetime gelmesinin ardından da geçimlerini, esnek çalışmaya bağlayanlara yeni düzenlemeler yapılması için kolları sıvadı. Raporla, çalışanlarına ideal bir iş hayatı sunamadıkları belgelenen dijital platformların devlet tarafından konacak sıkı kurallara dayanıp, dayanamayacağını görmek gerek. Ama işçi dostu olarak bilinen Lula’nın bu çabası, dünyayı saran yeni iş düzeni için çok yerinde bir adım olarak değerlendirilecek hiç kuşkusuz (Wilson Center).

AFRİKA ÜLKELERİ

Dünyanın en büyük ikinci kıtası, 1 milyar kişilik nüfusuyla dünya nüfusunun yüzde 15’inin ev sahibi: Afrika kıtası… 54 ülkeye birden ev sahipliği yapan kıta zengin doğal ve yeraltı kaynaklarıyla süper güçlerin her daim radarında. Sadece bu da değil, Afrikalıların yüzde 50’si 19 yaşın altında. Yani dinamik, enerjik bir iş gücü kıtada patlamış durumda.

Bu doğal zenginliğe ve enerjik nüfusa rağmen iş hayatı Afrikalılar için her zaman zorlu bir mücadele demek. 2023 itibarıyla kıtada işsizlik oranı yüzde 7.7. Bu da Afrika genelinde 112 milyon kişinin işsiz olduğu ya da çalışmadığı anlamına geliyor. Yani Türkiye nüfusundan fazla bir kesim, kıtada iş hayatına katkıda bulunmuyor.

Bu zorlukların ortasında, esnek çalışma hayatı özellikle gençlere kendi yeteneklerini özgürce değerlendirebilecekleri bazı alternatifleri beraberinde getiriyor. MasterCard Foundation’ın bir araştırmasına göre Afrika’da gig ekonomisi her yıl yüzde 20 oranında büyüyor ve 2030’a kadar esnek çalışanların sayısının kıta genelinde 80 milyona ulaşması bekleniyor. Örneğin Sierra Leone’de, Ulusal Gençlik Komisyonu’nun verilerine göre işsizlik oranı yüzde 70’i buluyor ve işçi sıkıntısına sahip böyle bir ülkede esnek çalışma modellerinin hızla gelişme ihtimali çok yüksek.

2008’deki global krizin Afrika’da gig ekonomisinin büyümesinde başlıca rolü oynadığı söylenebilir. Kriz, geleneksel işlerin bırakılıp serbest iş yaşamına geçilmesinin önünü açtı.

E-ticaretin yükselişi, web geliştirme, grafik tasarım, içerik oluşturma ve dijital pazarlama gibi alanlardaki ilerleme serbest çalışanlara talebi arttırdı. Bu artan taleple birlikte, Afrikalı serbest çalışanlar da Upwork ve Fiverr gibi çevrimiçi platformlara katıldı.

KEPSA’nın (Kenya Özel Sektör Birliği) araştırmasına göre, Kenya’nın yetişkin nüfusunun yüzde 5’ini oluşturan 1.2 milyondan fazla kişi esnek bir işte çalışıyor.

Kıta genelinde farklı dijital platformlar var. Örneğin ticari motosikletlerin popüler adı olan “Okadas” Sierra Leone’de uygun fiyatlı ulaşım çözümleri sunuyor. “Tutorama” adlı platform ise Mısır ve Kuzey Afrika’daki öğrencileri özel öğretmenlerle buluşturuyor.

Dünya Bankası’na göre Nijerya, Kenya ve Güney Afrika, dijital platformlarına internet trafiği akışının yüzde 80.6’sını oluşturan Sahra Altı Afrika (SSA) ülkeleri arasında ilk üç sırada yer alıyor.

Nijerya’ya Uber ve Bolt’un girişi geleneksel taksi şoförlerinin müşteri kaybetmesine yol açtığından, çoğu online platformlara kaydolmak zorunda kalmış. Ülkedeki gençlerin yüzde 64’ü işsiz. Bu gençler gig ekonomisi için ciddi bir potansiyel oluşturuyor.

Çoğu ülkede olduğu gibi Nijerya’da da serbest çalışanların haklarına dair tartışmalar var. Öncelikle yasalara göre gig çalışanları, bağımsız bir taraf olarak görülüyor ve işçi statüsünde sayılmıyor. Yasalarda bu bağımsız tarafın ne olduğu da açıklanmıyor. Bu yüzden mahkemeye taşınan bir konu olduğunda bile gig çalışanın hakkını savunması imkansız. Ülkede bağımsız şoförler ve App temelli işlerde çalışanlar için kurulmuş iki birlik var. Gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması ve konuyla ilgili farkındalık yaratmak için çalışıyorlar.

Kıtanın bir başka önemli ülkesi Güney Afrika’da da gig ekonomisi hızla büyüyor. Ve yine kıtanın geri kalanında olduğu gibi burada işsizlik oranının yüksek olması, insanları serbest çalışmaya yöneltiyor. Ülkenin resmi işsizlik oranı yüzde 42.6. Özellikle gençler etkileniyor. 15 ila 24 yaş arasındaki kişilerin yüzde 62.1’i işsiz (Güney Afrika İstatistikleri, 2023). Aynı istatistiklere göre ülkede 3.1 milyon kişinin kayıtdışı ekonomide çalıştığı tahmin ediliyor.

Haziran 2018 ila 2023 arasında ise yarı zamanlı çalışanların sayısında yüzde 27.8 oranında artış yaşandı. Bu büyümenin büyük bir kısmı, Haziran 2022 ila 2023 arasında 150 bin kişinin yarı zamanlı iş bulduğu geçen yıl gerçekleşti. Bu, yarı zamanlı istihdamda yüzde 13.2’lik bir artışı temsil ediyor.

Genç nüfusuna karşılık, işsizlik oranları çok yüksek seyreden Afrika ülkelerinde gig ekonomisi bir çıkış yolu olabilir. Bu yüzden gerek basın, gerekse sivil toplum kuruluşları hükümetlerin serbest çalışma hayatına gerekli düzenlemeleri getirerek, zaman kaybetmeden ilerleme sağlanmasını talep ediyor, bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyor.

KOMPLEKS BÜLTENİNİ TAKİBE ALIN!​