BÖLÜM 2
BUGÜNE YANSIMALARI

Konum Tabanlı Platform Emeği ve

TOPLUMSAL CİNSİYET

BÖLÜM 2
BUGÜNE YANSIMALARI

Konum Tabanlı Platform Emeği ve

TOPLUMSAL CİNSİYET

Grafik: Ege GENÇKAN

Platform ekonomisi kadınlara çalışma dünyasına daha kolay atılma ve para kazanma fırsatı sağlıyor gibi görünse de birtakım algoritmik stratejiler ve güvencesizlik yüzünden toplumun en kırılgan gruplarından biri olan kadınlar, bu alanlarda mevcut toplumsal cinsiyet yargılarını ve bu yargıların getirdiği zorlukları daha derin bir şekilde deneyimliyor.

Dünyanın dört bir yandan hızla dijitalleşmesine, çalışmanın da dijital formları eşlik ediyor. Bu dönüşüm, açıkça son 10 yılda olağanüstü bir ivme kazanan platform ekonomisinin yayılışında gözlemlenebiliyor. Çevrimiçi siparişlerin sadece yemekle kalmayıp her türlü ihtiyacı, lüksü de içermeye başlamasıyla dallanıp budaklanan bu iş kolunu platform tabanlı sektör olarak adlandırmak mümkün. Covid19 salgını döneminde dünya nüfusunun özellikle beyaz yaka olarak sınırlandırılabilecek kısmının evden–uzaktan çalışma modeline geçmesi, platform tabanlı işleri daha görünür kıldı ve bu işlerin niteliği de geleceği de daha çok konuşulmaya başlandı.

Platform işleri kısaca, ücretli işin arz ve talebinin bir algoritma kullanılarak çevrimiçi bir platform aracılığıyla eşleştirilmesi olarak tanımlanıyor ve kendi içinde ikiye ayrılıyor: İnternet tabanlı platform işleri ve konum tabanlı platform işleri.1 İki sürece de dahil üç taraf bulunuyor: İş talep eden müşteri, algoritmayı yöneten çevrimiçi platform ve platform üzerinden talep edilen işi yapan kişi. Çevrimiçi platform olarak sınıflandırılan, yani uzaktan, bilgisayar vasıtasıyla internet üzerinden yapılan (freelance yazarlık, çevirmenlik, yazılım, habercilik, içerik hazırlama, grafik tasarım vb.) iş tipinde iş daha ziyade tek veya birkaç seferlik projeler şeklinde talep ediliyor, birkaç ‘mikro göreve’ bölünüyor ve farklı bölümler farklı kişilere atanıyor. Normalde bir şirketteki farklı departmanlarda çalışan birkaç işçinin ortak yapacağı iş, bu platformlar sayesinde birbirini tanımayan, çoğu zaman aynı ülkede bile yaşamayan ve birbirini hiçbir zaman görmeyecek insanlar tarafından bağımsız olarak tamamlanıyor.

Konum tabanlı platform işleri ise bir diğer adıyla ‘Gig’ işleri olarak da bilinen, çeşitli uygulamalar gibi çevrimiçi platformlar üzerinden müşteri ve hizmet vereni bir araya getiren ama işi yapacak kişinin evinden çıkıp işin yapılacağı yere gitmesini gerektiren işler olarak tanımlanıyor. Bu işlere örnek olarak; yemek teslimatı, kuryelik, sürücülük, hasta–bebek–yaşlı bakım işleri, tamirat, temizlik ve güzellik hizmetleri verilebilir.

Platform tabanlı işler, kişiye uygun saatler arasında bir ofise gitmeyi zorunlu kılmadan çalışmayı kolaylaştırması açısından ilk bakışta dezavantajlı grupların iş hayatına dahil edilmesini ve para kazanmasını kolaylaştırıyor gibi görünüyor. Ancak her sektörde olduğu gibi bu sektörde de farklı kimlikten/demografiden gruplar, farklı şekillerde etkileniyor. Örneğin platform ekonomisi kadınlara çalışma dünyasına daha kolay atılma ve para kazanma fırsatı sağlıyor gibi görünüyor ama birtakım algoritmik stratejiler ve güvencesizlik yüzünden toplumun en kırılgan gruplarından biri olan kadınlar, bu alanlarda mevcut toplumsal cinsiyet yargılarını ve bu yargıların getirdiği zorlukları daha derin bir şekilde deneyimliyor.

Global ölçekte giderek artan işsizlikten kadınların erkeklere nazaran çok daha fazla etkilendiği biliniyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Mart 2023’te yayınladığı raporda, özellikle gelişmekte olan düşük gelirli ülkelerde iş bulamayan kadınların erkeklere oranla daha fazla olması dikkat çekiyor.2Çeşitli araştırmalar, özellikle Covid19 salgını süresince ve sonrasında global olarak giderek kötüleşen ekonomik durgunlukta platform tabanlı işlerin özellikle evlerde kalmaları gereken kadınlar için bir alternatif sunduğunu göstermekle birlikte, bu durum halihazırda var olan cinsiyet temelli ayrımcılıkların yeni iş kollarında da yaşanmadığı anlamına gelmiyor.

Covid19 salgını süresince ve sonrasında global olarak giderek kötüleşen ekonomik durgunlukta platform tabanlı işlerin özellikle evlerde kalmaları gereken kadınlar için bir alternatif sunduğunu göstermekle birlikte, bu durum halihazırda var olan cinsiyet temelli ayrımcılıkların yeni iş kollarında da yaşanmadığı anlamına gelmiyor.

Platformlar sayesinde kadınlar erkek işi olarak kodlanmış işleri daha kolay üstlenebilir

Platformların özellikle eğitimli kadınlar için yeni finansal ve sosyal bağımsızlık fırsatları sunduğu kabul ediliyor. Konum tabanlı, diğer adıyla Gig ekonomisinin başat kollarından sayılan kuryelik veya sürücülük gibi işler, geleneksel olarak erkekler tarafından yapılsa da bazı gelişmekte olan ülkelerde kadınların da yavaş yavaş bu alanlara girmeye başladığı gözlemleniyor. Ancak yapılan araştırmalar bu işleri üstlenen çoğu kadın için fırsatların sömürü, müşteri tacizleri, emniyet ve güvenlik endişeleri ve çok düşük ücretler karşılığında yapılması deneyimleriyle birlikte geldiğini gösteriyor.

Arjantin’de yapılan bir araştırmaya3 göre güncel istihdamda kadın katılımı neredeyse hiçbir yükselme kaydetmemişken, şu anda kadınlar, uygulama tabanlı kuryeler veya sürücüler (Uber vs.) olarak çalışan tüm platform çalışanlarının yaklaşık beşte birini oluşturuyor. Araştırmaya göre kadınların konum tabanlı platform işlerine yönelmesinin üç sebebi var: İlk olarak, yüz yüze olmayan işe alma mekanizmaları kadınlara güzellik, kilo, ırk ve eğitim gibi konularda doğrudan ayrımcılık yapılmasını önleyebiliyor. Kadın işçiler, toplumsal açıdan erkekleştirilmiş mesleklere girerken karşılaşabilecekleri ayrımcılığın, doğrudan etkileşim gerektirmeyen ve genellikle belirli çevrimiçi gerekliliklerin yerine getirilmesiyle sınırlı olan bir işe giriş mekanizmasıyla etkisiz hale gelebildiğine dikkat çekiyor. İkinci olarak kadın işçiler, platform ekonomisinin toplumsal olarak kendilerine yüklenen ev içindeki ücretsiz bakım sorumluluğu ile ücretli emeği birleştirmeye izin verecek zamansal bir esneklik sunduğuna vurgu yapıyor. Üçüncü ve son olarak ise yerel işgücü bağlamının da önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. Bu araştırma özelinde Arjantin’de özellikle pandemiden sonra kötüleşen işsizlik ortamından erkeklere nazaran daha çok etkilenen kadınlar platformların sunduğu yeni iş fırsatlarına yönelmiş görünüyor.

Platformlar toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini yeniden üretiyor

Ancak platform tabanlı işlerin zamansal esneklik sunduğu iddiası her zaman doğru olmayabilir. Örneğin, Kenya’da yapılan bir araştırma, çoğu kadının hem evdeki işlere hem de çevrimiçi işlere yetişmek için çok erken saatlerde kalktığını veya geç uyuduğunu bildiriyor.4 Bu da esnek saatler söyleminin bazen işleri çekici kılmak adına kullanılan bir slogandan ibaret olabileceğini düşündürüyor. Aynı araştırmada görüşülen bir kadın işçi yaşadığı çifte yükü şu sözlerle ifade ediyor: “Günün sonunda hâlâ bir kadınsın ve eve de sen bakmak zorundasın.”

Ev içi ücretsiz işlerini yapmaya harcanan zamanda çevrimiçi iş fırsatları da kaçırılabiliyor. Bu noktada araştırmalar kadınların bir de algoritmik önyargılarla mücadele etmek zorunda kaldığının altını çiziyor. Zira ev işleri yüzünden çevrimiçi ortamda daha az görünür olmaları, hızın çok önemli olduğu platformlarda farklı işleri görüp kabul etme olasılıklarını düşürüyor. Esneklik, birçok durumda, sırf aynı ortamda, yani evde çalıştığı için ev işlerinin yanı sıra ücretli işe de uyum sağlaması beklenen kadının üzerine ek yük bindiriyor.

Yapılan araştırmalar, kadınların platform ekonomisi sayesinde geleneksel olarak erkek egemen mesleklere girebilmesi, açılan yeni iş alanları ve alternatif gelir kaynağı sağlaması açısından olumlu bir eğilim olarak değerlendirilebilse de bu alanların cinsiyetçilikten azade olduğunu iddia etmenin de mümkün olmadığını gösteriyor. Arjantin’deki araştırmaya göre ‘Arjantin’deki kadın Uber sürücüleri erkek sürücülerden haftada ortalama 5 saat daha az çalışıyor, aylık ve saatlik gelirleri erkeklerden sırasıyla yüzde 11 ve yüzde 8 daha düşük. Kadın kuryeler ise erkeklerden haftada 8 saat daha az çalışıyor. Bu meslekte cinsiyet farkı daha da derin: Kadınların aylık kazançları erkeklerden ortalama yüzde 24, saatlik gelirleri ise yüzde 17 daha düşük olduğu bulgular arasında.’

Bu iş gücünde de erkeklere oranla çok daha az sayıda kadın çalışmasının arkasında tarihsel ve toplumsal, kalıplaşmış cinsiyet yargıları ve yapısal adaletsizlikler büyük rol oynuyor. Örneğin, her ne kadar bu tip işlerin genel olarak eğitimli bir çalışan prototipi olsa da kadınların iş bulmalarını kolaylaştıracak araçlara tarihsel olarak erişimlerinin engellenmesinin sonuçları burada da gözlemleniyor.

Yapısal cinsiyet eşitsizlikleri platform politikalarıyla birleşiyor

Konum tabanlı platform işlerinde kadınlar daha fazla iş fırsatı bulabiliyor ama bu oran yine de erkeklerle rekabet edecek seviyede değil. Çalışma saatlerindeki esneklik, hayatlarını ücretsiz verdikleri bakım ve ev emeğine göre düzenlemek zorunda olan kadınların işine geliyor. Ancak aynı sebeple kadınlar daha az saatler çalışıyor ve dolayısıyla daha düşük aylık gelir elde ediyor.

Bu iş gücünde de erkeklere oranla çok daha az sayıda kadın çalışmasının arkasında tarihsel ve toplumsal, kalıplaşmış cinsiyet yargıları ve yapısal adaletsizlikler büyük rol oynuyor. Örneğin, her ne kadar bu tip işlerin genel olarak eğitimli bir çalışan prototipi olsa da kadınların iş bulmalarını kolaylaştıracak araçlara tarihsel olarak erişimlerinin engellenmesinin sonuçları burada da gözlemleniyor. Özellikle gelişmekte olan coğrafyalarda kadınların motosiklet gibi toplumsal olarak erkekle cinsiyetlendirilmiş araçlara erişiminin düşük olması gibi sebepler yüzünden kuryelik yahut sürücülük yapmaları zorlaşıyor. Özellikle bisiklet gibi kadınların daha çok kullandığı araçların popüler olmadığı ülkelerde bu oran daha da düşüyor. 

Araştırmalarda, teslimat için müşteriye kurye seçme hakkı verilen platformlarda motosikletli ve arabalı kuryelerin daha çok seçildiği vurgulanıyor. Bu noktada kadınların bakım ve ev içi işleri yapmakla sorumlu tutulmaları yüzünden kapandıkları özel alanlarda, bu araçları elde etmek için gereken sermayeye tarihsel olarak erişim şansı bulamamalarının etkisinin de altı çiziliyor. Ayrıca bu gibi ulaşım araçlarının toplumsal olarak erkekle kodlanması da başka bir engel. Çoğu erkek, bu gibi platformlarda çalışmaya başlamadan evvel motosiklet kullanmış olurken kadınlar bu deneyime sahip olamıyor. Kadınlar için motosiklet aynı zamanda daha riskli bir ulaşım şekli olarak görülüyor. Bu, kadın sürücü olmanın erkek sürücü olmaktan daha tehlikeli olduğu gelişmekte olan ülkeler söz konusu olduğunda haklı bir yargı olarak beliriyor. Trafikte kadınların cinsiyetlerinden beklenmeyecek araçlar kullanması, çeşitli tacizlere maruz bırakılma risklerini arttırıyor. Kuryelik de aynı şekilde, güvenlik riski barındıran işlerden. Sipariş teslimi sırasında yahut sonra da devam eden iletişim ısrarının taciz sınırına dayandığı örneklerle sıkça karşılaşılıyor. 

Konum tabanlı platform işlerinde kadınların erkeklerden daha az yer almasının bir diğer sebebi de; kadınların çalışma saatleri ve çalışma yerleriyle ilgili daha çok endişe ve engel yaşaması. Örneğin, sürücülük gibi mesleklerin en işlek zamanları olan akşam saatleri, yine kadınlara tarihsel ve toplumsal olarak uygun olmayan saatler olarak kodlandığı ve şiddet ve taciz gibi maddi sonuçlara sebebiyet verme ihtimali yüksek olduğu için, kadınlar tarafından tercih edilmeyen saatler olarak karşımıza çıkıyor. Hafta sonu çalışmalarının sebebi de çocuklarına ve evlerine bakma yükümlülükleri. Kadınların bu saatlerde gelen (o da geliyorsa) dışarda iş taleplerini reddetmesi, erkeklerin bu alana daha çok hükmetmesi anlamına geliyor. Kadınlar da hem istihdam hem de gelir kaybetmiş oluyor.

Bir yandan da çoğu platformun hizmet puanlama özelliği düşünüldüğünde talepleri reddetmeyen, daha hızlı hareket edebilen işçilerin yüksek puanlar aldığı ve bu talepleri getirebilen erkeklerin de toplumsal engeller yüzünden hizmet reddetmek zorunda kalan kadınlar karşısında avantaj kazandığı görülüyor. Düşük puanlar, kadınların daha kârlı iş tekliflerine erişme olasılığını olumsuz etkiliyor. Kadınlar bunun yerine ağırlıklı olarak ev işleri, sağlık hizmetleri, güzellik işleri ve çevrimiçi ders verme gibi tarihsel olarak feminenleştirilmiş sektörlerde iş bulabiliyor.

‘The Experience of Women Platform Workers in Kenya’ (Kenya’daki Kadın Platform Çalışanlarının Deneyimi) araştırması pandeminin kadınların platform tabanlı işlerdeki varlığına hem olumlu hem de olumsuz katkısı olduğunu belirtiyor. Bir yandan, daha fazla insan daha önce gerçek bir iş olarak görülmeyen evden çevrimiçi çalışmaya başladığı için platform işleri artık daha kabul edilebilir bir nitelik kazanmış. Öte yandan, birçok kadın artık daha az para kazanıyor ve orantısız bir şekilde omuzlarına düşen ev işlerinin yanı sıra iş bulmakta veya profesyonel görevleri yönetmekte zorlanıyor.

Platform ekonomisinde örgütlenmeyle ilgili zorluklar, kayıt dışı ekonomideki örgütlenmenin cinsiyetçi geçmişini yansıtıyor. Sendikalar öncelikle büyük ölçüde erkek işçilerin sorunlarını temsil eden, sürücülük ve kurye sektörlerinde öne çıkıyor. Kadınların yaptığı ev işleri dışında hiçbir platform iş kolunda işçi kolektiflerinin belirgin bir varlığı bulunmuyor.

Örgütlenme konusunda zorluklar

Konum tabanlı platform işleri, çevrimiçi platform işlerinden daha az beceri gerektiren, daha vasıfsız işler olarak tanımlanıyor, bu yüzden saat ücretleri de aynı oranda düşüyor. Üstelik yapılan araştırmalar esnek saatler, esnek mekanlar gibi fırsat olarak sunulan alternatiflerin toplumsal cinsiyet açısından herhangi bir etkisi olmadığını, bu fırsatlardan da en çok yararlananların erkekler olduğunu gösteriyor.

Konum tabanlı platform işlerinin derinleştirdiği, süregelen cinsiyetçilik dışında bir diğer olumsuz tarafı da güvencesiz çalışma koşulları. Bu sektörlerde çalışan işçilerin izole konumlarda ve kendileriyle aynı işi yapan kişilerle rakip olarak çalışacak şekilde düzenlenmiş olması, yabancılaşmayı arttırıyor ve kolektif bilinci azaltıyor; dolayısıyla örgütlenme ve toplu sözleşme mücadelesini de neredeyse imkansız kılıyor. Kadınlar, eve teslim olmak veya sürücülük gibi Gig işlerine girmelerini engelleyen bariyerler yüzünden, ev temizliği, hasta/çocuk bakımı ve kozmetik hizmeti gibi tarihsel olarak feminen kodlanmış işleri yapmak zorunda kalıyor. Bu da, hem bu işlerin yalnızca kadınlar tarafından yapılacak feminen işler olduğu, hem de kadınların yapabileceği işlerin yalnızca bu feminen kodlanmış işler olduğu algısını pekiştirerek cinsiyetçi döngünün devamını sağlıyor.

Platform ekonomisinde örgütlenmeyle ilgili zorluklar, kayıt dışı ekonomideki örgütlenmenin cinsiyetçi geçmişini yansıtıyor.5 Sendikalar öncelikle büyük ölçüde erkek işçilerin sorunlarını temsil eden, sürücülük ve kurye sektörlerinde öne çıkıyor. Kadınların yaptığı ev işleri dışında hiçbir platform iş kolunda işçi kolektiflerinin belirgin bir varlığı bulunmuyor.

Platform ekonomisindeki kolektifleştirme girişimleri, devlet ve platformlar tarafından tanınmamaları nedeniyle ikili engellerle karşı karşıya kalıyor: Resmi toplu eylem, platform çalışanlarının ‘bağımsız sözleşmeli çalışan’ olarak yanlış sınıflandırılmasıyla da kısıtlanıyor. Bu, yalnızca pazarlık yapan bir muhatabın belirlenmesini zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bağımsız olarak rekabet eden tarafların toplu pazarlığını yasaklayan rekabet ve anti–tröst mevzuatıyla da çelişiyor (Johnston ve Land–Kazlauskas 2019).

Platform çalışanlarının yaygın olarak yanlış sınıflandırılması, işçi olarak kabul edilmedikleri için sendikalaşma ve endüstriyel ihtilafları gündeme getirme haklarını etkili bir şekilde kısıtlıyor. Konum tabanlı platform iş yapan işçiler, daha çok sayıda işi yapabilmek adına birbirleriyle rekabet içinde çalışıyor ve çoğu zaman birbirlerini kontrol etmek, gözetlemek ve disipline etmek gibi ücretsiz işler de yükleniyorlar (De Stefano 2015). Ortaya çıkan bu tabakalaşma ve sosyal parçalanma biçimleri, kadın çalışanları iş yerlerinde kadınlar için çok önemli olan kadınlar arası dayanışma fırsatından mahrum bırakıyor ve işe daha da yabancılaştırıyor. Bu iş türünde yönetimin çoğu zaman görünmeyen bir algoritma tarafından düzenlenişi ve şeffaf olmayan çalışma koşulları, platformlar ve çalışanlar arasındaki bilgi asimetrilerini arttırıyor ve bu durum, hesap verebilirlik talep etmek için pazarlık yapma kapasitelerini olumsuz etkiliyor.6

Platform kooperatifleri, kadınların liderliğindeki girişimler de dahil olmak üzere, şirket kontrollü modelin dışında alternatif bir işçi örgütlenmesi biçimi olarak ortaya çıkıyor.

Sosyal güvence, örgütlenme ve toplu pazarlık

Birçok platform çalışanı, herhangi bir sosyal güvence olmaksızın çalışıyor ve bağımsız sözleşmeli çalışan statüleri sebebiyle çoğu zaman resmi toplu pazarlık mekanizmalarının dışında bırakılıyorlar. Yine de, platform çalışanlarının resmi sendika yapılarına dahil edilmesine ve pazarlık anlaşmalarının yapılmasına ilişkin birkaç dikkate değer örnek mevcut.7 Ancak bu tür anlaşmalar genellikle erkeklerin egemen olduğu platform ekonomi sektörlerinde görülüyor.

Yine de bazı istisnalar mevcut: 2018’de 3F sendikası tarafından Danimarka çevrimiçi hane içi çalışma platformu Hilfr.dk ile imzalanan, platform ekonomisinde dünyanın ilk toplu sözleşmesi bunlardan biri. Bu sözleşmeyle, platformun kendi hesabına çalışan işçilerinin 100 saatlik hizmet ardından resmî çalışan olarak yeniden sınıflandırılma şansları olmuştu ve asgari ücret ve çalışan emeklilik katkı payları, ücretli tatil ve hastalık izni, dinlenme araları ve zorunlu işçi işten çıkarma süreçleri dahil diğer korumalardan yararlanma hakkı kazanmışlardı. Ancak neredeyse iki yıl sonra, platform çalışanlarının büyük ölçüde sendikasız olması ve yetki eksikliği nedeniyle bu anlaşmadan yalnızca 36 işçinin yararlandığı anlaşılmıştı (Sedacca 2022).

Diğer gelecek vadeden girişimler arasında Handy temizlik platformu ile ABD’deki Ulusal Ev İşçileri Birliği (NDWA) ile Gig Worker Advocates arasında yapılan müzakerenin hükümleri arasında ücretli izin, saat başına 15 ABD Doları garantili ücret ve iş kazaları için sağlık/sakatlık sigortası içeren bir anlaşma yer alıyor. Anlaşmada resmi bir toplu pazarlık yapısı yer almasa da sözleşme, işçilerin görüşlerini şirkete ifade etmeleri için çeşitli mekanizmalar içeriyor ve işçilerin koşullarını iyileştirmeyi amaçlıyor.

Son olarak, platform kooperatifleri, kadınların liderliğindeki girişimler de dahil olmak üzere, şirket kontrollü modelin dışında alternatif bir işçi örgütlenmesi biçimi olarak ortaya çıkıyor. Bunlar arasında Güney Afrika’daki ev işçileri için Dijital Platform Kooperatif Projesi (DPCP) ve SEWA liderliğindeki girişim ile New York City’de kadınlar ve azınlıklar tarafından yönetilen son derece başarılı bir ev içi çalışma platformu kooperatifi olan Up&Go (Participedia N.d.; Cannon ve diğerleri 2020) bulunuyor.8

KAYNAKLAR

1) Platform work (2023) Eurofound

2) Spotlight on work statistics N°12 – international labour organization: https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—dgreports/—stat/documents/publication/wcms_870519.pdf

3) “Assessing gender inequalities in the platform economy: An analysis of ride-hailing and delivery workers in the Buenos Aires Metropolitan Area” Global Perspectives on Women, Work and Digital Labour Platforms içinde, 2022

4) The experience of women platform workers in Kenya” Global Perspectives on Women, Work and Digital Labour Platforms içinde, 2022

5)  “Gender and Collective bargaining in the platform economy: experiences of on-demand beauty workers in India”, Global Perspectives on Women, Work and Digital Labour Platforms içinde, 2022.

6)  “Gender and Collective bargaining in the platform economy: experiences of on-demand beauty workers in India”, Global Perspectives on Women, Work and Digital Labour Platforms içinde, 2022.

7)  “Gender and the gig economy: critical steps for evidence-based policy revisited”, Global Perspectives on Women, Work and Digital Labour Platforms içinde, 2022. 

8) “Gender and the gig economy: critical steps for evidence-based policy revisited”, Global Perspectives on Women, Work and Digital Labour Platforms içinde, 2022.

Paylaş

KOMPLEKS BÜLTENİNİ TAKİBE ALIN!​